ANKARA – Türkiye’de yaşanan ekonomik krizle birlikte birçok kesim gıdaya erişim başta olmak üzere barınma, ulaşım, sağlık gibi temel ihtiyaçlara ulaşmakta güçlük yaşıyor. Yüksek enflasyonun gölgesinde yeni ekonomik model tercihlerinin etkisi toplum tarafından henüz hissedilmezken bu tabloda yerel seçime hazırlanılıyor.
Mayıs ayında yapılan seçimlerde “boş tencere iktidar değiştirir” söyleminin hayata geçmemesinin nedeninin iktidarın seçim döneminde attığı adımlarla ilişkili olduğunu ifade eden CHP Sağlık ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Yaman’a göre yerel seçimlerde “boş tencere” gündem olacak çünkü ekonomik kriz gittikçe tırmanıyor.
‘KIŞKIRTILMIŞ BİR SAĞLIK TALEBİ YARATILDI’
Sağlıktan okulların açılışı öncesi yaşanan sorunlara, CHP’nin kasım ayında yapmayı planladığı büyük kurultaydan yerel seçimlerdeki sosyal politika vaatlerine kadar Ankara Milletvekili Aylin Yaman’ın sorularımıza yanıtları şöyle oldu:
Kamu hastanelerinde yatak aranan, polikliniklerde sıra bulanmayan, kanser şüphelilerinin tahlil için aylar, yıllar sonraya randevu alabildiği bir dönemden geçiyoruz. Hastaneleri yakından bilen bir isimsiniz. Tablo hiç bu kadar kötüleşmiş miydi?
Tablo, aslında 20 yıl önce uygulamaya giren Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın, sağlık hizmet sunumunu getirdiği son nokta. 20 yıl boyunca sistemin bu aşamaya geleceğini, devletin sağlığı özel işletme prensipleriyle kurgulamasının, tükenmişliğe sürükleyeceğini her aşamada dile getirdik. İlk başta, hastaların rahatça istediği sağlık kuruluşuna gidebileceği algısı yaratılsa da kontrolsüzce ve koruyucu hekimliğin zayıflamasıyla artan hastalık yükü nedeniyle ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına kışkırtılmış bir sağlık talebi yaratıldı. Yıllar içinde yıllık hekime müracaat sayısı arttı. Bu durum iktidar tarafından, “Rahatça hizmete ulaşan hastaların, istedikleri gibi sağlık kuruluşlarını ziyareti” olarak lanse edilmekle birlikte, esas problem, koruyucu hekimliğin yara almasıyla hayat koşullarının ağırlaşması, yoksulluğun derinleşmesi ile yetersiz beslenme ve çevresel etkenlerin yarattığı hasar vb. nedenlerle hastalık yükünün artmasıdır.
‘ACİL SERVİS KAOSA SÜRÜKLENDİ’
Son 20 yılda yaşlı nüfusun artışı, meme/kolorektal tümörler gibi tarama programlarıyla saptanabilecek tümörlerin yıllar içinde tırmanması, kötü beslenmenin yarattığı ve giderek yükselen obez ve obez öncesi nüfus (15 yaş sonrası nüfusun yüzde 64’ü), 20-80 yaş arası nüfusun yüzde 15’inin diyabetik olması hastalık yükünü artıran temel konular olmuştur. Öyle ki, 15 yaş üstü kadın nüfusunun yüzde 60’ına hiç smear yapılmamakta, yüzde 65’ine hiç mamografi taraması uygulanmamaktadır. Bunlar hastalık riskini artıran faktörlerdir. Tüm bu nedenlerle, hastaların sağlık kuruluşlarını ziyareti yıllar içinde artmış, günlük 5-10 dakikalık randevularla, ortalama 100 hasta bakmaya başlayan hekimler tükenme noktasına gelmiştir. Polikliniklerde çözüm bulamayan ve yığılmaya başlayan hastalar, çözümü acil servislerde aramaya başlamış, sonuçta yıllık acil servis ziyareti, nüfusundan daha fazla olan bir kaosa sürüklenmiştir.
‘ÇOCUKLAR OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDEN UZAKLAŞIYOR’
Yakın tarihte okullar açılıyor. Ulaşımdan beslenmeye ortaya çıkan masraflara dair ailelerin kaygıları büyük. Okul terklerinin özellikle artması bekleniyor.
Gıda fiyatlarındaki artış okulların açılmak üzere olduğu bu dönemde çok ciddi sıkıntı yaratacak. Beslenme sorunu giderek bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş vaziyette. Son 3 yılda, gıda fiyatları dünyada yüzde 28, AB’de yüzde 30 artarken Türkiye’de yaklaşık yüzde 266 oranında artmış. Son 1 yılda süt yüzde 70, peynir yüzde 200, yumurta yüzde 45, pirinç yüzde 250 artmış. Bu koşullarda okula başlayan bir nesil var. Ulaşım ve barınma krizi eğitim dönemini zorlayan diğer faktörler. Bu durum, çocukları, özellikle zorunlu olmayan okul öncesi eğitimden uzaklaştırıyor. Üniversite düzeyinde gençler özellikle yurt yetersizliği ile barınma sorunu yaşıyor ve ekonomik krizden etkileniyor.
CHP’YE ÇOK FAZLA TALEP GELİYOR
CHP’nin Yoksulluk Dayanışma Ofisi de var. Buraya çok fazla yardım talebi geliyor mu?
Ben sağlıkçı olduğum için, bana ağırlıklı olarak sağlık sorunlarıyla ilgili talepler geliyor. Para ödememek adına sağlık sorunları öteleniyor. Sağlıkta her aşamada cebinizden para çıkıyor. Küçük hastanelerin kapatılıp dev şehir hastanelerinin yapılmasıyla hastanelere erişim sorunu da var. Hastaneye sık gitmesi gereken, rehabilitasyon tedavisi devam eden hastaların her gün gitmelerinin çok ciddi bir maliyeti var. İnsanlar kendilerine yakın küçük ölçekli sağlık kurumu arıyorlar. Çocukların beslenmesiyle ilgili, iş talebiyle ilgili onlarca talep geliyor. Yoksulluk Dayanışma ofisimize de çok sayıda talep geldiğini, sahada saptadıklarını biliyorum.
‘BOŞ TENCERE SEÇİMDE GÜNDEM OLACAK’
Geride kalan seçimlerin ardından “boş tencerenin seçim kazandırmadığı ilk seçim oldu” gibi değerlendirmeler yapıldı. Pek çok vaadiniz olmasına rağmen toplumun buna ikna olmadığını görüyoruz. Bu aktarım sürecinde bir hata var mıydı?
“Boş tencere seçim kazandırır” söylemi var. Seçime giderken de bu ekonomik durum mevcuttu fakat iktidar bir takım etik dışı yöntemlere başvurdu. Montaj videolarla halkın kırmızı çizgisi olan ve aslında bizim de kırmızı çizgimiz olan, milliyetçilik üzerinden bir algı yönetimi yarattı. Bir de seçime bir ittifak modeliyle gittik. İttifak modeliyle giderken bu tür çıkış halkın kafasını karıştırmış olabilir. Bunların değerlendirmeleri de yerel seçimler öncesi yapılıyor. Boş tencere seçimde gündem olacak, kriz tırmanıyor.
‘AVANTAJIMIZ OLACAK’
CHP genel seçimler öncesi sosyal devlet bağlamında pek çok vaadini sıraladı. Seçimi kazanamadınız ve bu ihtiyaçlar da devam ediyor. Ne yapacaksınız? Belediyeler eliyle bunları hayata geçirmek yeterli olacak mı?
Sosyal politikalar, sosyal belediyecilik anlayışıyla, yerel yönetimler aracılığıyla sunulabilecek uygulamalar. Bu nedenle, seçim öncesi hazırladığımız programımızda yer alan birçok sosyal politika önerisi, belediyeler üzerinden uygulanabilecek ve geliştirilebilecek modeller. Okullarda süt, bir öğün yemek dağıtımı, yaşlı nüfus için ücretsiz ulaşım, engelli nüfus için tekerlekli sandalye atölyeleri, halk ekmek dağıtım noktalarında artış, ekmek çeşitlerinde zenginleşme, yaşlı bakımı, evde bakım vb. birçok sosyal yaklaşım, yerel yönetimler eliyle hayat bulabiliyor. O yüzden böyle bir avantajımız olacak.
75 BİN KİŞİYE İSTİHDAM
Örneğin Aile Destekleri Sigortası öne çıkan vaatlerinizdendi. Buna alternatif bir süreç işletiyor musunuz?
Önemli projelerimizdendi. Zaten var olan sigorta modellerinden biri ve hayata geçirilmemiş olanı, kadının hesabına yatırılacak ve ihtiyaç sahibi ailelerin özel profesyonel bir ekiple sigortalanacağı bir model olarak belirlenmişti. İktidarda olmadan yapılabilecek bir iş modeli olmamakla birlikte belediyeler üzerinden istihdam ofisleri üzerinden iş edindirme, özel sektörle vatandaşı buluşturma yöntemleri uygulanıyor ve buna devam edilecek. Örneğin İstanbul’daki Bölgesel İstihdam Ofisleri, yerel seçimi kazandığımız 2019’dan bu yana 75 bin kişiyi iş sahibi yaparak güvence sağladı. Bu modellemeyi tüm belediyelerde uygulayabilirsek Aile Destekleri Sigortası ile sağlayamadığımızı iş güvencesiyle sağlayabiliriz.
‘MUHTAÇLIK TEMELLİ YAKLAŞIMIN SIKINTILARINI ANLATACAĞIZ’
Yerel seçimlerde biz sosyal politika alanında ne tür vaatlerde bulunan bir CHP göreceğiz?
Özellikle, “hak temelli” bir yaklaşımla seçimlere gideceğiz. Halkla her an temas halinde bulunarak, haklarının neler olduğunu anlatacak, iktidarın kullandığı muhtaçlık temelli yaklaşımın sıkıntılarını anlatacağız. Kırılgan gruplar ve bu gruplara yerel yönetimler üzerinden ulaşma, temel konumuz olacak. Yaşlılar, engelliler, kadınlar ve çocuklar için programlarımız olacak. Madde bağımlılığı, toplumun bir yarası şu an. Onunla da yerel yönetimler aracılığı ile mücadele edeceğiz. Elbette en temel konumuz, yoksullukla mücadele ve bunun için belediyeler aracılığı ile yapacaklarımız olacak.
‘ÖRGÜTÜN SESİNİ DİNLEYEREK YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ’
CHP’de bir süredir değişim tartışmaları yaşanıyor. Kasımdaki kongreyle birlikte parti nasıl bir yol yürüyecek?
Kongre süreci bizim için bir fırsat. Her kongre bir değişim ve yenilenmedir. Yeni kan her zaman gerekir. Önümüzdeki hafta 100’üncü yılımızı kutlayacağız. Bu çok köklülük ve yoğun tecrübe demek. Bunu fırsata çevireceğiz. Tecrübeyi, kongrelerle yenilenen kadrolarla birleştirerek geleceğe hep birlikte taşıyacağız. Halkın ve örgütün sesini dinleyerek yolumuza devam edeceğiz.