Tasarının fiiliyata geçmesi halinde, çocuk istismarı görüntüleri bulunduran bireyler en az 3 ay, dağıtanlar ise en az 6 ay hapis cezası ile yargılanacak.
Öte yandan, ‘ağır suç’ sııfına giren ve cezası 1 yıldan başlayan bu suçların ‘kabahat suçu’ olarak kabul edilmesi halinde; talep edilmesi durumunda davanın düşürülmesi veya suçun sicilden silinmesi de mümkün olacak.
Tasarı karşısında yoğun bir muhalefet oluşurken, tasarıyı destekleyenler, “Çocuk istismarı görüntülerinin dağıtımı ve üretiminin önüne geçmek için buldukları materyali polise aktaran ebeveyn, öğretmen ve idarecileri korumayı amaçladıklarını” öne sürüyor.
TEPKİ ÇEKEN İFADELER
Tasarıda, çocuk istismarı görüntülerinin önüne geçmeye çalışan bireylerin cezalandırıldığı vakalar olduğu ve bu vakalarda, “üzerlerinde, diğer ebeveynlere, öğretmenlere veya okul yönetimine iletmek üzere çocuk istismarı içeren materyalleri bulunduran kişilerin mağduriyet yaşadığı” iddia ediliyor.
Tasarı, “orantılı bir minimum ceza süresi” belirleyerek, yargılanan bireyin “suçluluk ve kusur seviyelerine uygun bir şekilde” cezalandırılmasını öngörüyor.
Tasarı ayrıca, çocuk istismarı görüntüleri bulunduran reşit olmayan kişileri ‘koruduğunu’ da iddia ediyor. “Bu kişilerin genellikle kişisel tatmin için çocuk istismarı görüntüleri bulundurmak yerine ‘ergenliğin getirdiği naiflik, merak, gösteriş merakı veya macera duygusuyla’ bu içeriği bulundurduklarını” öne sürüyor.
Bu ifadeler, eleştirmenlerin özellikle tepkisini çekiyor.
TASARIYA TEPKİLER
Tasarının kabul edilmesine tepki gösteren Alman Çocuklara Yardım Kuruluşu – Daimi Çocuk Temsilciliği (Deutsche Kinderhilfe – Die ständige Kindervertretung) derneği başkanı Rainer Becker, Almanya’nın yasa değişikliği ile çocuk istismarı görüntüleri içeren her türlü medyayı ağır suç olarak sınıflandıran Avrupa Birliği kararını ihlal edebileceğine dikkat çekti.
Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Bavyera Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) partileri tarafından toplu açıklama yayınlandı. Bildiride, “Çocuk istismarı görüntülerinin dağıtımı, bulundurulması ve edinilmesi ilke olarak suç olarak sınıflandırılmaya devam edilmedilir” denildi.
Basın açıklamasının devamında, “2020 yılında Ceza Kanunu’nun 184b maddesindeki ceza aralığının arttırılması bazı durumlarda fiili sorunlara yol açmış olsa da, ceza aralığında istisnai değil de genel bir indirim yapılması yanlış bir çözümdür. Yapılacak değişiklik sorunlu vakalarla sınırlı olmalı ve bu vakaları etkili bir şekilde çözmelidir. Bilimsel bulgular, ceza ağırlığının aşağıya doğru kayması halinde, uygulamada verilen cezaların da daha düşük olma eğiliminde olduğunu göstermektedir” sözlerine yer verildi.